domates saçlı kız kısa kitap özeti


DOMATES SAÇLI KIZ KİTAP ÖZETİ KISA

KİTAP ÖZETLERİ,domates saçlı kız hikaye özeti,domates saçlı kız uzun kitap özeti,domates saçlı kız kısa kitap özeti,

Sevim Ak
Günlerden bir gün kasabaya   turist   gelmiş. İhtiyar bir turist bu kargaları izlemeye karar vermiş. Tiktak’ın peşine düşmüş . Tiktak,   görünmeden, evlere,   oradan bir belge, bir mektup,  bir reklam broşürü, bir magazin dergisi alıp kaçırıyormuş. Kaçırdıklarını sakız ağacına  tıkıştırıyor, sonra 2  karga buluşup bu yazılı belgeleri okuyup konuşuyorlarmış. Yazar  bu romanında işte bu belgelerden yola çıkarak Domates Saçlı Kız’ın hikayesini , o her zamanki renkli anlatımıyla önümüze seriyor.
Çürük Yumurta Kenti’nin en konuşkanı  kimlermiş, biliyor musunuz? Nereden biteceksiniz… Belki bu şehrin  adım bile su anda duydunuz. Hadi,   söyleyeyim… Günlerini şehir  meydanının göbeğindeki sakız ağacında   konuşarak geçiren 2  karga varmış. Birinin adı Tik tak, ötekininki Tık tık’mış. Şehir  halkı bu iki karganın   konuşmalarından usanmış,   meydandan kilometrelerce uzağa taşımakta bulmuş. Meydandaki dükkân sahipleri ise inanacağa  benzemiyorlarmış. Önceleri 2  kargayı meydanı ele geçirmek isteyen iş  sahiplerinin oyuncağı sanmışlar. Kargaların çılgınca bağrıştığı akşamlar, alandaki heykelin altında toplanmışlar.
 Avuçlarının yalayın.
“Bu oyun   sökmez!”
 Ne satarız ne kaparız!  diye bağrışmışlar.
Hatta bu işi tezgahlayanları dalgaya  aldıklarını göstermek için sakız ağacının karşısına bir kahkaha makinesi   kurmuşlar.
Zamanın  birinde eften püften bir sebeple  iki esnaf karakolluk olmuş. Başlangıçta sıradan gibi görünen. bu olay, kargaların kentin başına ördüğü koskocaman bir çorabı ortaya çıkarmış. Esnafları muayene eden sinir hastalıkları uzmanı, her ikisinin de neredeyse keçileri kaçırmak üzere olduklarını görmüş. Bu garip durum kentte paniğe yol açmış. Acilen sosyolog, psikolog ve doktorlardan oluşan bir uzmanlar ekibi kurulmuş. Ekip kent meydanı çevresinde yaşayan halkı teker teker sorguya çekmiş. İşte o zaman uyurgezer, derbeder, tırnaklarını yiyen, elleri titreyen, kulaklarındaki tıkaçları çıkarmayan, tikli, ayakkabı giymeden sokağa çıkan, bigudilerini çözmeyi unutan, pijamalarıyla işe giden bir sürü insanla karşılaşmış. Esnafın çoğu, “Sağlığımı kaybedeceğime, işimi kaybederim,” demiş ve böylece meydandaki işyerleri birer ikişer kapanmaya başlamış.
Çalçene kargaların ününü duymayan kalmamış. Çürük Yumurta Kenti’ni gezmeye gelen turistler bile bu ikilinin hiç susmadan, yüksek perdeden nasıl konuştuklarını görmek için sakızağacının çevresinde tur alıyorlarmış. Tabii, kimse anlamıyormuş ne konuştuklarını.
Günlerden bir gün, turist grubundan ihtiyar bir adam kargaları izlemeye karar vermiş. Doğrusu ya, bu kadar konuşacak şeyi nereden bulduklarını merak ediyormuş.
Sabahın ilk ışıklarıyla meydana gelmiş. Tik tak’la Tıktık, bu saatte bite hiç soluk almadan konuşuyorlarmış. Gün iyice aydınlanınca birbirlerinden ayrılmışlar. Biri şehrin en işlek caddesine, öteki çöplüğüne doğru yol almış. İhtiyar adam caddeye uçanın yanı Tik tak’ın peşine takılmış. Tik tak pencere Önleri, bacalar, balkonlar, park bankları, otobüs durakları, sokak lambaları demiyor, yani konabilecek ne bularsa konuyormuş, Gözleri fıldır fıldırmış.
İhtiyar adam, “Gevezelik etmek için malzeme topluyor,” diye düşünmüş.
Tiktak çevreyi yalnızca gözleriyle, kulaklarıyla taramakla (çalmıyor, açık pencerelerden de içeri giriyormuş. Kimseye görünmeden evlerden, ofislerden bir şeyler kaçırıyormuş. Kaçırdıkları ya bir belge, ya bir günlük sayfası, ya bir mektup, ya bir öykü, ya bir reklam broşürü, ya da bir magazin dergisiymiş. Her kaçırdığı malzemeyi bir uçuşta sakızağacına getiriyor, ağacın kovuğuna saklıyor, sonra gene uçup gidiyormuş. Bu koşuşturmaca neredeyse bir saat sürmüş. Sonunda iki karga sakızağacının (epesinde buluşmuşlar. Karşılaşır karşılaşmaz da başlamışlar gevezelik etmeye.
İhtiyar adam, “Gördüklerini birbirlerine anlatıyorlar,” diye geçirmiş içinden. “Dünyanın en hızlı gazetecisi kargalarmış demek. Onların şu kısacık sürede gördükleri bizim gazetecilerin gün boyu topladıkları haberlerden daha çok. Kim bilir nelerin tanığı şu gevezeler!”
İhtiyar adam o akşam yemekte gezi grubundaki arkadaşlarına geveze kargaların sabah turunu anlatmış. Gençliğinde gazetecilik yapmış, askılı pantolonlu biri, ihtiyar adamın her söylediğine karnını tuta tuta gülmüş.
Yemekten kalkarken de,
“Benim Kargaloji uzmanı bir arkadaşım var,” demiş. “Bu kargalar onun da çok ilgisini çekecektir.”
Hiç zaman kaybetmeden Kargalog arkadaşına telefon etmiş. Ertesi sabah ihtiyar adam, eski gazeteci ve Kargalog ile sakızağacının altında buluşmuşlar.


Share:

3 yorum:

  1. ben pöyle pişi görmedim
    pöyle bi rezillik yok

    YanıtlaSil
  2. kısa demişsin bütün kitabı yazmışsın

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. kesinlikle bu ne ya özet özetlikten çıkmış

      Sil

AŞAĞIDAKİ YORUM YAPMA BİÇİMİNİ ANONİM YAPIP YORUM YAPABİLİRİSİNİZ.YORUMLARINIZ BİZİM İÇİN ÇOK DEĞERLİDİR.